1-7 Mart Yeşilay Haftası
26 Şubat 2021



 

Bundan tam 1000 yıl önce yaşamış, tıp alanına çok büyük katkıları olmuş, Lokman Hekim İbn-i Sina’nın bir sözüyle başlayalım yazımıza;

‘’Şifasız hastalık yoktur irade eksikliğinden başka,  değersiz bitki yoktur tanınmamasından başka..’’

İbn-i Sina tam 1000 yıl önce bağımlılığı irade eksikliği sözleriyle anlatmış ve bu konuya çare bulmanın güçlüğünden söz etmiş.

Peki gerçekten nedir bağımlılık?

Bağımlılık; bir maddenin ruhsal, fiziksel ya da sosyal sorunlara yol açmasına rağmen, alımına devam edilmesi, bırakma isteğine karşılık bırakılamaması ve maddeyi alma isteğinin durdurulamamasıdır.Bağımlılık kronik bir beyin hastalığıdır.

Bağımlılığın bir sonucu olarak kişide, ciddi ruhsal ve bedensel sorunlar görülmekte olup bireysel düzeyde başlayan bu köleleşme bireyin tüm sağlığını, aile ve iş yaşamını tehlikeye düşürmekte ve toplumsal, ruhsal, bedensel birçok probleme bazen suça yol açabilmektedir.

Neye karşı bağımlı oluruz?

Hepimizin bildiği bazı bağımlılık türlerini sıralarsak; tütün bağımlılığı, alkol bağımlılığı, uyuşturucu madde bağımlılığı (eroin, kokain, bonzai, ekstazi, esrar, amfetamin, opiat gibi..), kumar bağımlılığı bunlara örnek olacaktır.

Bir de çağın getirdiği hayat tarzının bir sonucu olarak gelişen türde bağımlılıklar vardır ki; teknoloji bağımlılığı(oyun ve sosyal medya bağımlılığı gibi), alışveriş bağımlılığı, ilişki bağımlılığı bunlar arasında sayılabilir.

Peki neden bazılarımız bağımlılığa yatkın olurken, bazılarımızın çelik gibi iradesi vardır bunu hiç düşündünüz mü?

Bağımlılık; genetik yapımızla, nöro-biyolojiyle ve diğer insanlarla olan sosyal ilişkilerimizle yakından ilgilidir. Eğer genetik yatkınlığımız varsa, beyindeki ödül sistemimiz ve beyin kimyamız müsait ise, kişiliğimiz dürtüselliğe ve haz almaya yatkın ise, psikososyal yönden problemlerimiz fazla ise bağımlılık geliştirme riskimiz diğer insanlara göre fazladır.

Herhangi bir bağımlılığımız varsa nerede tedavi olabiliriz?

Her türlü bağımlılığın tedavisi günümüzde Amatem Bağımlılık Merkezleri’nde çözümlenmeye çalışılmaktadır.

Biraz da Bağımlılığa Felsefik Açıdan Yaklaşalım mı?

Genel olarak hoşa giden bir şeyin yarattığı, uyandırdığı bir duygu olarak tanımlanabilecek haz, felsefe tarihinde Antik Yunan felsefesinden günümüze kadar insanın biyolojik, psikolojik ve ahlaki yaşamının anlamlandırılmasında sıkça kullanılan bir kavram olmuştur.

Mutluluğu hayatın ve ahlakın nihai ve en yüksek amacı olarak gören hazcılık, acıdan kaçınıp haz elde etmeye çalışmayı bir yaşam ilkesi haline dönüştürerek insanın tüm eylemlerinin amacının hazzı elde etmek olduğunu savunur.

Böyle bir kişinin hayatının tek odak noktasını elde edeceği haz oluşturur. İşte bu nokta hazzın tutkuya, güçlü bir tutkuya dönüştüğü nokta olur. Tutku ile bağlantılı olan haz kişinin davranışlarındaki temel belirleyicidir. Acıdan kaçınıp hazza yaklaşmak mutluluğun gereğidir.

Peki Bağımlı insan gerçekten mutlu insan mıdır?

Bağımlı olduğu maddeyle anlık haz duyan ve anlık mutlu olan insan aslında sonrasında derin bir pişmanlık yaşar. Bu sahte ve geçici bir mutluluk hissidir. Bağımlı olduğu şeyin kölesi olduğunda hem kendi benliğine inancını, hem de öz saygısını yitirir. İradesiz, duygusal açıdan zayıf, benlik saygısı olmayan bir insanın da mutlu olması pek mümkün olmaz.

Yeşilay Neden Kurulmuştur?

Yurdumuzda ahlâkî ve kültürel bir kalkınma atmosferi içinde; tütün, alkol ve madde bağımlılığı gibi toplumun ve gençliğin beden ve ruh sağlığını tahrip eden bağımlılıklar yanında, kumar, internet ve teknoloji bağımlılığı gibi gençliğe ve topluma zarar veren bütün zararlı alışkanlıklarla mücadele etmek amacı ile kurulmuştur.

Yeşilay; bu çerçevede bağımlılıklarla mücadele etmek üzere, toplumun bilinç, güç ve kaynaklarını harekete geçirir; insan onur ve saygınlığının korunması doğrultusunda her koşulda, yerde ve zamanda desteğe muhtaç insanlara yardım eder; toplumun bağımlılıklarla mücadele kapasitesinin geliştirilmesine sürekli katkıda bulunur.

Son sözler

Yeşilay'ın kurulduğu 1 - 7 Mart tarihleri ülkemizde Yeşilay haftası olarak kutlanmaktadır. Bağımlılıklara karşıözgürlüğün yeniden kazanılması, kontrolün tekrar kişiye geçmesi, geçici haz ve tutkulara karşı aklın kullanılması temel hedefimiz olmalıdır.