Tarihçe
Aşı kullanımına dair ilk uygulamalar, Çinlilerin milattan önce kullanmaya başladığı
“Variolasyon” tekniğine aittir. Variola, Çiçek hastalığına neden olan virüsün adıdır.
Hastaların yaralarından alınan kabuklar güneşte kurutulup toz haline getirildikten
sonra sağlıklı kişinin burnuna ince bir çubukla verilir veya derisi çizilerek üzerine
sürülürdü. Bu şekilde kişide bağışıklık oluşması beklenirdi.
Zamanla geliştirilen bu yöntem, Çin’den Orta Asya ve Kafkaslar’a yayılarak Türkler’e
geçti. Osmanlı'da da kullanılan Variolasyon yöntemine, 1721 yılında İstanbul’da
bulunan İngiltere Büyükelçisi’nin eşi Lady Mary Montagu tanık olur ve bu yöntemi
Papa'ya bir mektup yazarak anlatır, çocuklarına yaptırmak için izin ister. Bu mektup
aşıya ilişkin ulaşılmış en eski yazılı belgedir.
Variolasyon, İngiliz doktor Edward Jenner'in 1796 yılında modern Çiçek aşısını
geliştirmesine kadar bilinen tek aşılama yöntemi idi. Çiçek aşısının bulunmasından
yaklaşık yüz yıl sonra Fransız mikrobiyolog Louis Pasteur yaptığı araştırmalara göre
deneysel olarak zayıflatılmış patojenlerin (hastalık yapıcı mikroorganizmalar)
enfeksiyon hastalıklarına karşı bağışıklık sağlayacağını söylemiş ve 1885’te Kuduz
aşısını geliştirmiştir. Sonraki yıllar içinde diğer aşıların da bulunmasıyla günümüzde
30’dan fazla enfeksiyon hastalığı bu sayede önlenmekte ya da kontrol altında
tutulmaktadır.
Aşıların Önemi
Salgın hastalıklar tarihin her döneminde insanoğlunun karşılaştığı en önemli
problemlerden biri olmuştur. Özellikle salgına yol açan patojenler konusunda az
bilgiye sahip olunan dönemlerde bu hastalıklar çok sayıda kişinin yaşamına mâl olmuş
ve toplumların siyasi, askeri, ekonomik ve sosyal yaşantısında derin tahribatlara yol
açmıştır. Modern tıbbın mucizelerinden biri olan aşı sayesinde bir zamanlar ölümcül
olan veya ciddi hasarlar bırakan pek çok hastalık bugün kontrol altına alınmıştır.
Aşı, hastalıklara karşı bağışıklık oluşturma amacı ile sağlıklı insan veya hayvan
vücuduna verilen, hastalık etkeninin parçaları, salgıları veya bu mikrobun zayıflatılmış
ya da ölü halini içeren çözeltilerdir.
Enfeksiyonlar ile bağışıklık sistemimiz sayesinde savaşırız. Aşılar, bağışıklık sisteminin
hastalık etkeni vücuda girmeden etkeni tanımasını ve onu yenmek için gereken
antikorların önceden üretilmesini sağlar, böylece bulaş olması halinde etken hızla
ortadan kaldırılarak hastalığın ortaya çıkması veya ağır geçirilmesi önlenmiş olur.
Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, dünya üzerinde insan sağlığına en çok katkısı
olan iki uygulamadan biri içme ve kullanma suyunun dezenfeksiyonu, diğeri ise
aşılamalardır.
Covid-19 Pandemisi ve Aşı
Pandemi, kıtalar arası yayılma özelliği olan salgınlara denir. 2019 yılı Aralık ayında
Çin’den başlayarak tüm dünyaya yayılan Covid-19 pandemisi hâlâ devam etmekte.
Pandemiyi sonlandırmanın tek yolu tüm toplumları bağışık hale getirmektir.
Hastalanarak doğal bağışıklık kazanmak mümkündür ancak kişinin hastalığı ağır
geçirmeyeceğinin ve hayatta kalacağının hiçbir garantisi yoktur. Kendisi hafif geçirse
bile taşıyıcı olarak başkalarına bulaştırabilir ve onların zarar görmesine neden olabilir.
Aşılar, hastalığı geçirmeden bağışıklık kazanmamızı sağlamaları açısından çok
değerlidir. İmmün yetmezliği olanlar, kanser hastaları veya yetersiz erişim gibi çeşitli
sebeplerle aşılanamayan kişilerin de korunabilmesi için sağlıklı tüm bireylerin aşı
olması şarttır. Aşılar kişiyi bulaştan %100 korumazlar fakat hastalığın görülme sıklığını,
ağır hastalık tablosunu ve ölüm riskini azaltırlar.
Yıllar önce Variola virüsünün yol açtığı Çiçek hastalığının ancak yoğun mücadeleler,
önlemler ve aşılama kampanyaları sonucunda yok olduğunu biliyoruz. Bugün
Koronavirüs’e karşı dünya çapında alınmaya çalışılan önlemlerin benzerleri o günlerde
de alındı ve 1980ler’e gelindiğinde Dünya Sağlık Örgütü Çiçek hastalığının tüm
dünyadan eradike edildiğini yani silindiğini ilan etti. Bu nedenle ebeveynlerimizin
kollarında Çiçek aşısı izleri varken bizlerde ve bizden sonraki kuşaklarda bu aşı izi
bulunmamakta. Benzer şekilde Polio (çocuk felci) hastalığı da başarılı aşılama
programları sayesinde 1998’den beri ülkemizde görülmemektedir.
Aşıların yetersiz ve zamanın kısıtlı olduğu pandemi ortamında, elde edilebilen aşıların
akılcı kullanımı için plânlama yapmak ve tüm toplumu öncelik gruplarına göre sırayla
aşılamak gerekir. Şu an yürütülen Covid-19 aşı çalışmaları da bu doğrultuda devam
etmektedir.
Aşılama, koruyucu bir sağlık hizmetidir. Bizlere düşen görev ise
maske,
mesafe ve hijyen kurallarını elden bırakmadan sıramız gelir gelmez aşımızı olmaktır.
Unutmayalım, en iyi tedavi, hiç hasta olmamaktır.
Sağlıklı günler!
Uzm. Dr. Nurcihan İDİKUT
Aile Hekimliği Uzmanı